bugün

entry'ler (139)

ukrayna lıları ülkeye getiriyoruz

filistinlilerin bize girmesinden! daha hoş geliyor kulağa.

kime niyet kime kısmet.

sözlük bitmiş muhabbeti yapan gerzekler

https://www.uludagsozluk....ini-4-dk-boyunca-yalamak/

iyi ki gittim buralardan. ara sıra ne kadar daha iğrenç olabilirsiniz diye kontrol etmeye geliyorum.

polat çifti görgüsüzlüğü

iki gerzeğin yapabileceği bir vaka değildir. böyle çaplı bir organizyonu yapabilecek kişiler bu kadar aptal olamaz. kel dahil bir sürü güç var arkalarında.

selin ciğerci nin konya da protesto edilmesi

bahsi geçen mekan konya'da meram yolu/caddesi denilen içerisinde her türlü fuhuş 'un döndüğü devasa kafelerin bulunduğu semt.

eminim ki görüntüdeki sürünün içerisinde o mekanın müdavimleri de vardır. iki yüzlü ibneler.

ekşi kapanınca ekşicilerin uludağ a sığınması

umarım bu sığıntılar!! geri dönene kadar, "arkadaşlar sizce bu kıza basmalı mıyım" başlığı açacak kadar abaza ve insanlıktan yoksun toksitlere ahlak kavramını öğretirler.

merhaba ben ekşiden gelen yakışıklı

ülkemizde bir sosyal medya hesabına erişim engeli getirilmiş ve sizler kınamak gibi bir erdemden yoksun halde iğrenç başlıklar açıyorsunuz.

merak etmeyin hiç bir ekşici sizin bu lağım çukurunuza düşmez.

ekşiden gelen 3 bayanı ganimet olarak alacağım

sıra size geldiğinde vakit çok geç olacak.

en güzel tiradlar

''bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder.... dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlıyacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagora kesikmiş. zagorda kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar'a benim içimde bi sıkıntı... işi anladım tabii: zagoru ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor'a, sonra komalık. ankara'da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornavida yemiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat... ama bu sefer başka güzel orospu. orhanın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor'a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, "nasıl?" diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi inandım orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor'a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu tınmıyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına.gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor'a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul'a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi.bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişey demiyo. sinop'ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul'a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o halinle kalk git sen diyarbakır'a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden.sonra çocuğu doğuruyo. durum hemen anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır'a, zagor'un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor'un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıralar. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır'a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır'dayım. bi soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişey demedik.

o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını,usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte. ''

2006 yapımı zeki demirkubuz/ kader filminden.

allah kadına güvenseydi zar yapmazdı

bakirelik fizyolojik bir olaydır.

güven konusuna gelince benim takıldığım, bir kadın mezara defnedilirken
imamın baba adı zikretmemesi. (ayşe kızı fatma) gibi. sanki kitabın yazarı kadına
güvenmiyor.

dahası erkeğe de güvenmiyor. "kişi kendinden bilir işi." ölen eşine defin sırasında dokunursan abdest bozulur düşüncesiyle uzak tutuyorlar.

lan birisi zaten ölmüş. diğeri acısını yaşıyor kim cinsellik düşünebilir de abdest bozulur.

sapkınlar sizii.

olası türkiye yunanistan savaşı

o yaşandı ve bitti. dersini alan aldı.
"olası türkiye yunanistan savaşı"
"olası yunanistan türkiye savaşı" haberleri servis edilmiş ise
bilesiniz egenin iki yakasından birinde ya seçim ya da ekonomik kriz vardır.

dolar 18
akaryakıt 30 tl bandında.

8 kasım 2020 berat albayrak ın hacklenmesi

yalancıyı zikzinlermi. lan meyhaneye bira ısmarladım dı.

albayrak ın istifasının gerçek nedeni

umarım siyasi bir manevra değildir de
çözülüşün ilk ayağı olur.

edi. rakı da nasıl güzel gidiyor.

istifa yetmez kızımı da boşayacaksın

sen çokmu başalısın yarram demesinden korkmuştur. damadı başarızlıkla suçlamak basiretliksizdir. şahsı o makama erdal bakkal getirmedi.

doğu perinçek ertuğrul kürkçü bülent uluer kavgası

perinçek,terör örgütü pkk ile kol kola gezmiş vatan haini.

kürkçü, tam bağımsız türkiye mücadelesi veren 11 dava arkadaşını satmış bir kaypak.

uluer,dev sol'dan hdp' ye geçen ve yaşamını yitiren bir başka şahıs.

nasıl bir araya getirdiniz anlamış değilim.

domestik ev hanimi

"aynı günde 3 kızdan buluşma teklifi" alan yazar tarafından boynuzlanmış suser.

aynı gün 3 kız tarafından buluşma teklifi almak

sen hayırdır? bulan var bulamayan var amk.

bir serzeniş.

atatürk ün bira içtiği gerçeği

--spoiler--
izmir’e girdikten sonra üzerinde sivil elbise, bir kaç arkadaşıyla Kramer Palas Oteli’ne gelirler. Salona girerlerken, Rum bir garson dikilir;
“Yerimiz yoktur efendim” der. Mustafa Kemal, “Canım şöyle bir köşeye sığışsaydık...” Bozuk Türkçesi ile garson direnir. “Mümkünsüzdür efendim yerimiz yoktur...” O sırada müşterilerden biri onu tanır, “Mustafa Kemal Paşa!” diye bağırınca herkes fırlar alkışlar, çığlıklar yükselir. Bu sefer aynı Rum garson: “Emriniz paşam!...” diye sorar.
Gazi, garsona: “Kral Kostantin izmir’e geldiği zaman buraya oturup bir kadeh rakı içti mi?” diye sorar.
“Hayır Paşa efendimiz.”
“Yazık” der Mustafa Kemal, “Öyleyse neden izmir’i almak istemiş” diye ilave eder.
Atatürk Kramer Oteli’nde oturup içki içerken, grubu seyrederek, “izmir’in kordon boyunda güneşin batışını seyrederken bir bardak içki içmek dünyanın en mutlu olaylarından biridir”demiştir.

--spoiler--

yukarıdaki (alıntı) dan anlaşıldığı üzere atatürk'ün sevdiği içki rakıdır.

t.çomarların yanlış bildiği gerçeği.

diyanet in üvey torunla evlilik helaldir fetvası

kimi sikmeyeceğimizin listesini çıkarın hep birlikte rahatlayalım.

içki içenlerin cehenneme gideceği gerçeği

cennete gideceğini sanan hırsız, sapık,kansız söylemi. lan siz gerçekten cennete girseniz bile sırf siz varsınız diye cehennemi tercih ederim.

seks ve içkinin ödül olduğu cennetinizde sikin birbirinizi.

biz dolarla uğraşmıyoruz istesek düşürürüz

yıllardır "cara" içerim. bu kafayı bulamadım lan.

bir damat klasiği.